25 Kasım 2011 Cuma

Şerifler Yalısı - EMİRGÂN

Emirgân'da sahil yolu üzerinde bulunan Şerifler Yalısı, Boğaziçi'nde 18. yüzyılda gelişen sivil mimarlığın temsilcisi olarak bugün hala ayakta kalmış ender yalılardan biridir. Aynı zamanda Rumeli yakasının en eski ve iç süslemeleri bakımından en dikkate değer yalısı olarak da bilinir. 1782 yılında yapıldığı tahmin edilen yapıdan bugüne yanlızca selamlık divanhane kalmıştır. Osmanlı Barok döneminin özelliklerini yansıtan ahşap yapı, 1850-1860 arasında tamamen değişikliğe uğramıştır. Bugünkü selamlığa 1900 lü yıllarda bir asma galeri ile bağlanmış bulunan 900 metrekare genişliğindeki 3 katlı büyük harem dairesi de 1940'larda sahil yolunun genişletilmesi sırasında yıkılmıştır.

Şerifler Yalısı'nın tarihi selamlık dairesine mermer döşeli ve bol ışıklı bir koridor ile girilir. Bu koridorun sağında, harem dairesine geçen ve ahşap direkler üzerine kurulmuş üstü örtülü asma bir köprü-koridor bulunmaktaydı. Salonda da arka bahçeye açılan bir camekan kapısı vardır. Girişten üç basamakla mermer merdiven diktörtgen bir sofaya çıkılır.

Giriş sofasının sol arafında mermer bir çeşme, yanında ayakyolu ve küçük bir servis odası, sağında da yemek odası vardır. Sofa, denize bakan büyük bir fıskiyeli salona açılmaktadır. Bu fıskiyeli salon, mermer döşeli bir orta mekan etrafında üç geniş şahnişinden oluşmuştur. Orta mekanda yekpâre mermerden bir fıskiye bulunmaktadır. Fıskiyenin üstüne rastlayan tavan tezyinatının ortasından, bugün yerinde bulunmayan, renkli camlardan yapılmış sarmaşık ve güllerden Venedik işi bir çiçekli avize sarkmakta idi. Yan bahçede, yemek odasıyla fıskiyeli salonun sağa düşen şahnişini arasında da, pencerelerle bir hizada bir mermer havuz vardır.

Fıskiyeli salonun soluna düşen bir kapıdan ocaklı oda ya da başodaya geçilir. Tavan ve duvarlardaki oyma tahta tezyinatı dikkat çekicidir ve 18. yüzyıl ortalarına doğru gelişen Osmanlı-Barok üslubnun en güzel örneklerinden biridir. Kapının iç tarafı nakışlı bir yüklük kapağı şeklinde yapılmış olup kapandığında kapı kaybolur, ortada bir şöine ile iki yanında nakışlı iki yüklük bulunan yekpare bir duvar ortaya çıkar.

Yalının önünden geçirilen yol nedeniyle denizle bağlantısı kesilen ve uzun bir tonozla örtülü olan kayıkhane ise, tuğla işçiliği ile geçmişteki işlevini tümüyle yansıtır niteliktedir.

1972 yılında yeniden elden geçirilmiş olan arka bahçedeki Bendegân binasına, iki taraflı basamaklarla girilir. Ortasında fıskiyeli küçük bir havuz bulunan mermer döşeli giriş sofasının iki yanında ikişer oda (biri bugün mutfak olarak kullanılmaktadır), üst katta da yine geniş bir sofa üzerinde dört oda, yukarıda da bir çatı katı bulunmaktadır.

21 Kasım 2011 Pazartesi

İbrahim Paşa Sarayı - SULTANAHMET

İbrahim Paşa Sarayı, Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı ve ikinci veziri olan Pargalı Damat İbrahim Paşa'ya ait İstanbul Sultanahmet Meydanı'nda bulunan saraydır. Daha önce At Meydanı Sarayı olarak bilinen yapı İbrahim Paşa'nın Kanuni'nin kızkardeşi ile evlenmesinden sonra İbrahim Paşa Sarayı olarak anılmaya başlanmıştır. Günümüzde Türk ve İslâm Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır.

16. Yüzyıl Osmanlı sivil mimari örneklerinin en önemlilerinden olan İbrahim Paşa Sarayı, Roma Dönemine uzanan tarihi hipodrum'un kademeleri üzerinde yükselir. 18 yy. Osmanlı Tarihçisi Solakzade'ye göre sarayın yapım tarihi tam olarak bilinmemekle beraber II. Bayezid dönemine denk gelir. (1481-1512). Kanuni zamanında 1521'de tamirat gördüğü de bilinmektedir. Tarihin Topkapı Sarayı'ndan daha büyük ve görkemli olduğunu yazdığı İbrahim Paşa Sarayı, pek çok düğün, şenlik ve kutlamanın yanı sıra, karışık dönemler ve isyanlara da sahne olmuş, İbrahim Paşa'nın 1536'da söylentiye göre Hürrem Sultan tarafından boğdurulmasından (padişah ailesinin kanının dökülmesi usul olarak edep dışı olduğundan bu tip kişiler tarihte hep boğdurulmuşlardır) sonra da aynı adla anılmış, başka sadrazamlarca da kullanılmış, kışla, elçilik sarayı, defterhane, mehterhane, dikimevi ve cezaevi gibi işlevler yüklenmiştir.

29 Ağustos 2011 Pazartesi

İskele Balık Lokântası - RUMELİ KAVAĞI

Engin denizi hep boğazın güney çıkışından görmeye alışkın biri Karadeniz çıkışını seyre dalmak o kadar keyifliydi ki...